Aylin Aslım ile röportaj

Karikatürist Mehmet Çağçağ ile birlikte HABERTÜRK TV’de ‘Ses Bir Ki Üç’ programını yapan sanatçı Aylin Aslım, Akşam Gazetesi’nden Sibel Ateş Yengin’in sorularını yanıtladı.
..Şarkı yazarlığının bu hayatta kendisine en iyi gelen şey olduğunu anlatan Aylin Aslım, ‘Bu yaz yine stüdyoda geçecek. Benim kaderim bu’ derken ‘Müzik olmazsa ben de iyi olmam. İlacım müzik. Hayatım boyunca da müzik ve şarkı hep en önde olacak’ diyor.

Yeni programının kendisine çok iyi geldiğini söyleyen Aslım’la Habertürk’te yayınlanan Ses Bir Ki Üç’ü, şarkı sözlerini nasıl yazdığını, en çok kimlere öfke duyduğunu, Mehmet Ali Ilıcak’ın Twitter üzerinden Hayko Cepkin’in dış görünüşü üzerine söylediklerini konuştuk.

– ‘Ses Bir Ki Üç’ nasıl gidiyor?
Güzel gidiyor. Kendi işimin dışında bir şey yapmak iyi geldi bana. Hem kafamı dağıtıyor hem de eğlenceli. Şimdiye kadar dört bölüm oldu ve hep tanıdığım arkadaşlarım geldi. Onlarla sohbet ediyoruz. Sesin ve ses sisteminin de kaliteli olduğu müzik programlarına hasretmiş insanlar. Bir müzisyenin bir başka müzisyenle çok teknik ve sıkıcı olmadan sohbet ettiği, biraz dünya halinden bahsettiği ve birlikte performans yaptığı daha yaşayan bir program oldu.

– Son konuğunuz Hayko Cepkin’i daha yakından tanıma fırsatı bulmuştum mesela…
‘Kimlerle çalıştın, albüm var mı, klip ne zaman çekiliyor’ gibi sorulardan ibaret olmayan gerçek bir iletişim kuruyoruz. Onun sadece rock star tarafını değil, insan tarafını da aktarmak güzel olanı. Hayko’nun kendini istediği gibi anlatabilmesini istedim. Bir programa gittiğinde başka konuklar vardır, söz sana gelmez. Veya konuşmak istemezsin, sadece performans yapmak istersin. Sorulmasını istemediğin şeyler olabilir. Biz bunlardan kaçınmaya çalışıyoruz.

– Hep müzisyenler mi olacak?
Romancıdır ama müzikle ilgileniyordur, DJ, müzik yazarı ya da belli bir müzik türünde uzmanlaşmış biri de olabilir. Komik şarkılarda mizahçıyı da konuk alabiliriz.

– Mehmet Çağçağ’la nasıl bir araya geldiniz?
Mehmet program yapmak istiyordu. Birlikte bir şey yapabilir miyiz derken ‘Olsa olsa müzik yapabilirim’ dedim. En iyi bildiğim müzik olduğu için buna karar verdik.

– Şarkı sözlerini yazarken ne kadar özgür olabiliyorsunuz, oto-sansür uygular mısınız kendinize?
Oto-sansür uygulamıyorum. Önemli olan şarkının iyi olup olmaması. Bir kelime diğerlerinin yanına yakışmıyorsa koymuyorum. Yazdıklarımın üzerinde sonra düzeltmeler yapıyorum ama bu kendimi tutuyorum anlamında değil. Şarkı sözlerimde argo da kullanıyorum ve şarkının içinde bütünlüğü var mı yok mu, sırıtıyor mu diye bakıyorum. Gerekirse küfür de edilir, korkacak hiçbir şeyim kalmadı. Tecrübe kazanınca her albümümü daha özgür yaptım diyebilirim.

– Nasıl bir ruh halindeyken yazarsınız sözleri? Mutluluk mu, mutsuzluk mu yazdırır?
Mutluluk da yazdırır. Dalga geçilecek bir mesele varsa onun da mizahını yapmak cazip gelir. Mutsuzluk ve öfke daha itici güç ve bu duygular zaten hep var. Bazen komik şeyler de yazarım.

– Dinleyiciyi sarsacak bir şarkı yapmanın formülü var mı?
Formülü yok ama belirli öğeleri var. Bir romanı iyi yapan karakterler, derinlik ve kurguysa bunlar şarkıda da var. Güçlü bir teması, melodisi var mı, sözleri vurucu mu, akılda kalıyor mu diye bakmak lazım. Bu basit sözlerle de olabilir ama öyle vurucudur ki insanın beyninde çakılı kalır.

HER ŞEY GİBİ AŞK ACISI DA GEÇER

– ‘Geçmişi bırak yoluna bak. Her şey yenilenir. Aşk geri gelir’ diyorsunuz bir şarkınızda…
Her şey geçip gidiyor. Sevdiğini kaybetmek, ölüm ya da hastalık gibi geçmeyecek acılar da var elbet ama bir süre de olsa yokmuş gibi düşünebiliriz. En azından bir şarkı boyunca… İnsanlar çok acayip acılara alışabiliyor ya da öyleymiş gibi gözüküyor. Aslında amaç bu sözlerle bu acıları hafifletmeye çalışmak. Eğer mevzu aşksa, kalp kırıklığıysa onun da bir gün geçeceğini bilmeli insan.

– ‘Canını Seven Kaçsın’ albümünün adı tam da bugünlerde slogan olacak türden. Her şey o kadar belirsizleşti ki… Sizce gitmeli mi, kalmalı mı?
Albüme bu ismi koyarken tam da böyle hissediyordum. ‘Ne yapmalı, ne etmeli’ diye düşünüyordum. ‘Canını seven kaçsın’ cümlesi ortalığın birbirine girdiği, toz duman olduğu, suçluyla güçlünün, haklıyla haksızın birbirine karıştığı bir ortamı işaret ediyordu. Kötü bir şeyler olacak ya da olabilir duygusuydu. Sonuçta nereye gidersen git kafanla da beraber gidiyorsun.

– Sanki en kötü günleri yaşıyoruz…
Bu ülke hiçbir zaman sakin kalmadı ki! Bildim bileli böyle. Bu da bizim kaderimizmiş demek ki. Bu ülkede daha karanlık zamanlar da yaşanmıştır mutlaka ama bu da bizim yaşadığımız en karmaşık zaman olabilir.

– Şarkı sözlerinizle meydan okumayı seviyor musunuz?
Meydan okuyup da bir düelloya davet etme durumu yok ama. En müzikal ve en güçlü bir anlatımla durumu ifade etmek diyelim. İlla birilerinin canı yansın, meydan okunsun diye değil de hani dert ettiğin neyse bağırıp sisteminden çıkarıp atmak istersin ya öyle bir durum. Birilerini karşıma koymuyorum yazarken. Zaten dünyanın herhangi bir yerinde yaşanabilecek durumlardan bahsediyor şarkı sözlerim.

– Hiç tacize uğradınız mı?
Aman her gün uğramıyor muyuz? İlla fiziksel olması gerekmiyor ki!

– Ne yaparsınız böyle bir durumda, sessiz mi kalırsınız, kavga mı edersiniz?
Duruma göre değişir. Bazıları çok tehlikeli olabiliyor. Anında inkar edip bir de üste çıkmaya çalışırlar.

– Tacizler, tecavüzler… Her şey erkeklerin lehine değil mi?
Çok adaletsiz bir sistem var. Kadınların son iki-üç yılda yaşadıklarına bakın. Her gün yeni bir olay… Böyle bir durumda nasıl kaygılı olmayacaksın ki. Dünya erkeklere göre kurulmuş. Bizim yaşadıklarımızı anlamaları mümkün değil. Esas garip olan müzisyenler bunu konuşunca insanların garipsemesi. Sanatçılar ifade etme ihtiyacında olan insanlardır ve bu işi seçmişlerdir hayatlarında. Sanatla uğraşıp da söyleyecek sözü olmayan biri de adam olamaz zaten.

Hangi hakla birinin tipinin nasıl olması gerektiğine karar verebilirsiniz?

– Mehmet Ali Ilıcak’ın Hayko Cepkin için ‘Korkulukların bile korkacağı garip tip’ söylemi için ne düşünüyorsunuz?
Twitter’da cevap verdim zaten. Bir kere ulu orta arkadaşıma hakaret edilmesi hoş değil. Buna ses çıkarmamak arkadaşlık tanımıma uyumuyor ki tanımadığım biri de olsa aynısını söylerim. Hangi hakla insanları yargılayabilir ya da kimin tipinin nasıl olması gerektiğine karar verebilirsiniz ki?

– Aklınıza geleni pat diye söyler misiniz, açık sözlü müsünüz?
Çok söylerim bunun için de çok tolere edilmem genellikle. Aslında herkesin düşündüğü şeyi söylerim. Çok sert değil, sadece açık konuşurum.

– ‘Turbo demokrasi’ kavramınız oldukça komik, ne demek istediniz?
Komik işte. Komiklik yapıyorum. İleri demokrasinin bir aşama ötesini demek istedim.

Şarkı sözlerimde öfke de mizah da ironi de olacak

– Yeni albümde nasıl şarkılar olacak?
Şarkı yazarlığı 15-20 senede oturan bir iş. Her albümde daha farklı bir yerde buluyorum kendimi. Söylediklerim çok değişmiyor belki ama söyleyiş biçimim değişiyor. Yine sözlerde öfke, mizah, ironi olacak. Biraz da belki aşk olur.

– Aşk olmadan da hiçbir şey olmuyor değil mi? İçinden aşk geçen her şey tutuyor sanki. Şarkılarda, romanlarda, dizilerde…
Öyle bir şey var. Son iki albümde aşk çok daha az yer kaplamış aslında. Daha çok hikayeler, gözlemler, başkalarının hayatlarından izler var. Biraz böyle bir direnişim de var. Aşk, meşk yazmak daha kolay. Bu şarkılar aşk anlatmasa da insanlara ulaşıyor mu, evet, gayet de oluyor.

– Sanki tek meselemiz aşk…
Tabii ki aşk da olacak, söylenecek de. Ama sürekli aşktan bahsedilmesi biraz marazi bir durum. Söylenecek şeyleri söyleyemiyoruz demek ki sürekli aşktan bahsediyoruz. Bu kadar mı romantik bir milletiz?

Sponsor Bağlantılar